Bir gün doğayı seyrederken, uçan bir böcek dikkatimi çekti. O böcek o kadar büyük ve bir o kadarda yüksek ses çıkartıyordu ki kimsenin dikkatinden kaçacak gibi değildi. Benim için yine ufaktı görünüşü ama bir kuş için yeterince iyi bir ziyafet olacak büyüklükte olabilir diye düşündüm.
Olayları da aynı bu şekilde incelediğimizde aslında her şey o kadar net bir şekilde ortaya çıkıyor ki. Aradığımız bütün cevapları sanki bütünüyle doğa bize sunuyor. O kadar güzel yaratılmış bir sisteme sahibiz ki her şeyi içinde barındırıyor.
Aynı şekilde bizim içimizdeki sistemde bu cevapların hepsini içeriyor ki biz bütün canlılardan üstün yaratılmışken bunun aksini söylemek anlamsız kalıyor. Her bir parçanın, her bir hücrenin, her bir atomun bir görevi bir anlamı olduğunu biliyoruz ve bize getireceği cevaplarıyla hazırda bekler bir şekilde buluyoruz her içimize dönüp baktığımızda.
İç farkındalığımız arttığı zaman bakış açımız da ruhumuzla orantılı bir şekilde büyüyecektir. Eğer ruhumuzun aitliğinden uzaklaşıyorsak ve sadece zihnimizle hareket etmeye çalışıp bedeni sınırlı imkanlara dahil ediyorsak o zaman bakış açımız ufalacaktır.
Küçük bir bakış açısına sahip olduğumuz zaman sorunları net gördüğümüzü düşünüp ve o sorunlarla boğuşmayı ve savaşmayı seçebiliriz. Fakat Ruhumuz gibi büyük bakış açısına sahip olduğumuzda daha önceden sorun saydığımız, yarattığımız gerçekliğin zaten yok olup gittiğini görebileceğiz.
Biz ait olduğumuz, Yaradan’ın kollarına bıraktığımız zaman kendimizi ve içimizden parıldamasına izin verdiğimiz andan itibaren, bütünüyle önümüze deniz feneri gibi geniş bir alana sahip yol gösterici ışığı tuttuğumuzu gözlemleyebileceğiz ve bu yaptığımız katkıların bize daha bir huzurlu ve mutlu geri dönüşleri olacaktır. Zaten ruhumuzun besin kaynaklarından biriside budur. İçtenlikle ve koşulsuz gösterdiğimiz Sevgi.
Huzurlu Farkındalıklar Ve Uyanışlar İçinde Bulunmanız Dileğiyle
Sevgiyle,
Can Apraham Kuyumcu